Bu tür bir cümleyi kuran bizler dakikasında bir gönül rahatlığıyla diğer öküze '' sana güvenmek istiyorum, bu sefer farklı olacak hehehe '' naraları ile agazımızın suyu uakarak koşarız.
Koşulur bilirim. Bu çelişkilerle her gün gönül kapakçıklarımızaaaa Ce-eeee demiş oluruz. Yoksaa.
Aşk...
- Pardon ne demiştiniz ?
- Aaşk diyorum.
- Heee çiçeğe, böceğe, evimizde koltuklarımızı tüylerini bırakan hayvanlarımıza, yemeğe, resime, müziğe, sanata olan aşktan bahsediyoruz değil mi ?
- Yok mösyöö , günümüzü gecemizi düşünürek geçirdiğimiz aşktan bahsediyorum.
- Ferhat ile Şirin, Şems ile Tebrizi, Leyla ile Mecnun yok mu eskiye dönmiş olurum. Ayşe ? Fatma ? Yan komşun Gül ? Buda tanıdık gelmez mi ?
- Ben bu bahsettiklerinizi çıkardıgımızda elde edilen şeyden bahsediyorum efendim.
- O zaman biraz afilli cümleler kuralım. Buna herkes inanır ! Acık olalım birbirimize: sevişmek mi anlamsız gülüşmeler mi ? Seksi iç çamaşırı mı , nefes alışlarını dinlerken huzuru tatmak mı ?
- Ben öyle bakmazdım.
- Hadii amaaaa birbirirmizi kandırmayalım. Para mı ? Rahat yaşamak mı ? Güvenmek mi ? Güvenildiğini bilmenin huzuruylka daha rahat aldatmak mı ? Kırk yaş ateşi, yirmi yaş tazeleği nedir aradıgınız ? Herzaman bulunmuştur.
- Ya bunları aynı anda hissetmek ??
- Şaka yapıyorsunuz.
Kendi içimizde birşeyler için hep çeliriz bayım. Bugün gülen yüzünüz yerine asık suraklı olmanızı isteriz. Fazla mutlu görünmeniz pek samimi değil. Eger mutsuzsanız ne güzel gülümseniz oldugundan bahsederiz. Eger sizi sevmezsek, sevgiye inanmadıgımızı söylersek bilin ki bayım başka birine olan sevgimizi bölüştürmükte sorun yaşadığımızdan. Severiz elbette taş mıyız ?
Yaşadıklarımız bize çoğu zaman yetmiyorum bayım. Hiç aşık olmadım der , deli gibi içten yanar dururuz.
Bu hepimizin bildiği bir paradokstan ibaret olarak yaşar durur.
Yumurta mı tavuktani, tavuk mu yumurtadan. Varsın sen düşünnnn gerisini......
